İçeriğe geç

Türk Aile Hukukunda Eşlerin Sadakat Yükümlülüğü ve İhlalinin Sonuçları

Evlilik, karşılıklı sevgi, saygı ve bağlılığa dayalı bir birlik kurmayı amaçlayan kutsal bir kurumdur. Bu birliğin temelini oluşturan sadakat, eşlerin sadece cinsel birliği değil, aynı zamanda duygusal ve manevi bağlılığı da paylaşmaları anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu (TMK), kamu düzeninin temeli olan evlilik kurumunda bu önemli yükümlülüğü açıkça düzenleyerek evlilik birliğinin ve dolayısıyla kamu düzeninin korunmasını amaçlamaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nda Sadakat Yükümlülüğü:

TMK Madde 185’e göre eşler, birlikte yaşamak, birbirlerine karşı sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Bu madde, sadakat yükümlülüğünün sadece cinsel sadakati değil, aynı zamanda eşlerin birbirlerine karşı dürüst olması, saygı duyması ve duygusal bağlılığını sürdürmesi gibi yükümlülükleri de kapsadığını göstermektedir.

Sadakat Yükümlülüğünün Kapsamı:

Sadakat yükümlülüğü, evlilik birliğinin kurulmasından sona ermesine kadar devam eder. Boşanma davası açılmış olması dahi bu durum sadakat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları, evlilik birliğinin sona ermesine, başka bir deyişle boşanmanın kesinleşmesine yahut ölüm ve benzeri sebeplerle evlilik birliğinin kesin olarak sona ermesine kadar devam eder.

Sadakat Yükümlülüğünün İhlali:

Eşlerin sadakat yükümlülüğü bakımından Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Yargıtay Kararları incelendiğinde ihlalin oluşmasının tek görünümününün cinsel sadakatin ihlali olmadığı ve sadakat yükümlülüğünün kapsamının duygusal ve ekonomik sadakati de kapsadığı görülmektedir. Eşlerin sadakat yükümlülüğünü ihlali yalnızca cinsel sadakatten ibaret olmayıp, taraflar duygusal ve ekonomik olarak da eşlerine sadakat yükümlülüğünde olup bu yükümlülüğüne uygun hareket etmek durumundadırlar.

Sadakat Yükümlülüğünün İhlali Sonrası Manevi Tazminat:

Eşlerden biri sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinde, ihlale uğrayan eş manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. TMK Madde 174 fıkra 2 hükmüne göre boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Manevi tazminatın miktarı, ihlalin ağırlığı, eşlerin mali durumu ve diğer somut olaylara göre hakim tarafından takdir edilir. Mahkeme, tazminat miktarını belirlerken ihlalin evlilik birliğine verdiği zararı, ihlale uğrayan eşin maruz kaldığı duygusal acıyı ve ıstırabı, ihlal eden eşin kusurunu ve maddi durumunu göz önünde bulunduracaktır.

Yargıtayın sadakat yükümlülüğünün ihlaline ilişkin vermiş olduğu bazı emsal nitelikteki kararlar aşağıdaki gibidir:

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı T:06.07.2018, E.2017/5, K.2018/7 sayılı kararı:

“… Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişinin, aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu ile ilgili olarak kanunlarımızda özel bir tazminat hükmü yer almamasına rağmen, haksız fiile ilişkin genel koşulları da taşımayan eyleminden dolayı üçüncü kişi aleyhine yargı kararıyla tazminat sorumluluğu ihdas edilmesi, evlilik birliğinin ve aile bütünlüğünün korunması gibi saiklerle dahi kabul görmemelidir. Hemen belirtilmelidir ki, üçüncü kişinin katıldığı aldatma eylemi ile bağlantılı olmakla birlikte sadakatsizlik olgusundan farklı olarak, bağımsız, özel ve nitelikli bir kişilik hakkı ihlali durumunda, eş söyleyişle üçüncü kişinin doğrudan aldatılan eşin kişilik değerlerine yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunması durumunda manevi tazminat sorumluluğunun doğacağında tereddüt bulunmamaktadır. Bu kapsamda örneğin, aldatma eylemi ile bağlantılı olarak üçüncü kişinin, aldatılan eşin konut dokunulmazlığını ihlal etmesi, özel yaşamına müdahale etmesi, sır alanına girmesi, ele geçirdiği bazı özel bilgileri ifşa etmesi, kullandığı söz ve diğer ifadeler ile onur ve saygınlığını zedelemesi gibi eylemlerinde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği şüphesizdir. Hâl böyle olunca, üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen başkaca bir kişilik hakkı ihlali bulunmadıkça, salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eyleminden dolayı aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyebilmesinin mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. V. SONUÇ Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, yargısal ve bilimsel içtihatlarla bu çerçevede yapılan değerlendirmeler sonucunda “evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağı” yönünde 06.07.2018 günü üçüncü görüşmede oy çokluğu ile karar verilmiştir. …”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T: 13.04.2011, E: 2010/2-751, K: 2011/96 sayılı kararı:

“… Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kocanın evliliğin ilk günlerinden itibaren karısı ve evini ihmal ettiği, ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, yabancı uyruklu bir kadınla ilişkisi olduğu ve davacıya dayak attığını, bu davranışların evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini beyanla, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklarının velayetinin davacı anneye bırakılmasına, davacı ve müşterek çocuk yararına nafaka tayini ile boşanmada kusuru bulunmayan davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davalı kocanın kötü muamelede bulunduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasındaki huzursuzluğun nedeninin davacı kadının yaşadıkları şehri sevmemesi ve ikinci çocuklarını aldırmasına izin vermemesi nedeniyle düşürmesi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, bilahare artık davalının da boşanmak istediğini bildirmiştir.

Yerel mahkemece, davalı kocanın yabancı uyruklu kadınla ilişkisi olduğu, bu yüzden aralarında çıkan tartışmada davalının davacı karısına tokat attığı, kadının da kocasına hakaretlerde bulunduğu, bu duruma göre kocanın kusurunun daha ağır olduğu, kadının boşanma ile evlilik birliğinin sağladığı haklardan yoksun kalacak olması ve evliliğin devamı sırasında kocanın yabancı kadınla ilişkisi nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk yararına iştirak nafakası takdirine, davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. …

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının kusurunun eşit olup olmadığı, buna göre davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. …

Maddenin anlatımından görüldüğü üzere maddi tazminat istenebilmesi, tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması, tazminat istenenin kusurlu olması yanında bir zararın ile nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan eş kusursuz veya az kusurlu ise maddi tazminata hükmedilebilir.

.. maddi tazminat talebinde bulunabilme şartları gibi, manevi tazminat talebinin kabul edilebilmesi yönünden de tazminat isteyenin kusursuz veya az kusurlu olması, tazminat istenenin daha kusurlu olması, zarar oluşması, nedensellik bağı bulunması ve hukuka aykırılık unsurlarının bulunması gerekmektedir. …

743 sayılı Kanun uyarınca manevi tazminat istemi için kusursuz eşin kişisel değerlerinin zedelenmesi ağır surette olmalıydı. 4721 sayılı Kanun ile “şahsi menfaatleri ağır bir surette haleldar olma” deyimi “kişilik hakkı saldırıya uğrayan” şeklinde değişmekle artık manevi tazminat istenebilmesi için kusursuz ya da az kusurlu eşin kişisel değerlerinin zedelenmesi şartı aranmakta olup; kişisel değerlerin zedelenmesinin ağır surette olması zorunlu değildir.

Öte yandan, emredici hukuk kurallarına, ahlâka, örf ve adetlere ilişkin kuralların ihlali o eylemi hukuka aykırı hale getirir. Bu kurallardan birinin ihlali de eşin bir başkasıyla yaşıyor olması, ilişki kurması hali gibi sadakat yükümüne aykırı hareketi veya güven sarsıcı hareketi ile meydana gelir ve manevi kişiliği, ruhsal bütünlüğü saldırıya uğrayana manevi tazminat talebinde bulunma hakkını verir. …

Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik sosyal durumu da nazara alınmalıdır.

… toplanan deliller ve özellikle davalıya ait telefon kayıtlarının dökümünden davalının yabancı uyruklu bir kadın adına kayıtlı telefon ile yaptığı yoğun telefon görüşmeleri ve davacı tanıkları ile gerekse bir kısım davalı tanıklarının beyanları uyarınca davalının yabancı uyruklu kadın ile evlilik dışı ilişkisi bulunduğu, bu durumun 4721 sayılı Kanunun 185. maddesinde düzenlemesini bulan sadakat yükümüne aykırı davranış teşkil ettiği, bu nedenle davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, davalı kocasının sadakat yükümüne aykırı davranışı karşısında davacı kadının davalıya karşı sözlerinin tepki olarak söylendiğinin kabulü gerekir ve sarf ettiği sözler nedeniyle eşit kusurlu sayılması olanaklı değildir.

Hal böyle olunca, boşanma sonucu diğerinin maddi desteğini yitirecek olan davacı kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesi ve ayrıca davalının ağır kusur teşkil eden sadakatsizliğinin davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan ve eşit kusurlu olmayan kadın lehine manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiği açıktır. … direnme kararı uygun ve yerindedir. …”

Bu kararlar uyarınca sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin bu davranışı, boşanma sebebi sayılacak olup ihlale uğrayan eş manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.

Sadakat Yükümlülüğünün İhlalinin Çeşitli Şekillerde Görünebilir:

Duygusal İhlal: Fiziksel bir aldatma olmasa bile, bir eşin duygusal olarak başka bir kişiye bağlanması da sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir.

Ekonomik İhlal: Bir eşin aile bütçesini kendi menfaatleri için kullanması veya aileye maddi yük bindirmesi de sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak yorumlanabilir.

İspat Yükümlülüğü: Sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğini ispat etme yükümlülüğü, ihlale uğradığını iddia eden eşe aittir. Bu ispat, fotoğraflar, mesajlar, tanık beyanları gibi çeşitli delillerle yapılabilir. Delillerin elde edilmesi ve ortaya konulması bakımından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na aykırılık teşkil etmeyecek şekilde hareket etmek de önem arz etmektedir.

Neticeten evlilik, karşılıklı güven ve sadakate dayalı bir kurumdur. Eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğü, bu birlikteliğin temelini oluşturur. Sadakat yükümlülüğünün ihlali, boşanma sebebi olarak kabul edilir ve ihlale uğrayan eş manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu yazımız yalnızca bilgilendirme maksatlı yayınlanmış olup, sadakat yükümlülüğünün ihlali vb. boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi durumunda hukuki süreci yürütmek adına bir avukat ile çalışmanız faydanıza olacaktır.

Av. Korhan BAYAZIT